1 Eylül 2013 Pazar

BEBEKLERDE KULAK AĞRISINA SOĞAN SUYU

kulak ağrısı ne zordur ancak çeken bilir.Benim 8 aylık bir kızım var.ilk üç ay gaz sancısı çektik tam kurtuldum derken canım kızımın kulakları ağrımaya başladı.acile mi götürmedim, çocuk dr una mı götürmedim,kulak buruncuya mı götürmedim ama nafile.hastanenin emzirme odasında hani anneler birbirleri ile konuşurlar rahatsızlıklar hakkında ve tedavi yöntemleri hakkında sohbet edilir.Tamda bende kızımı emzirme odasında emzirirken kulağından rahatsız olduğunu söyleyince,bebeğinin kulağının ağrısının soğan suyuyla iyileştiğini söyleyen bir bayanla sohbet ettim.denize düşen yılana sarılır misali bebeğimin yine kulağı ağrıdığında yapacak bişey kalmamıştı dr lar kulağında sorun yok diyorlardı ısrarla ama eli sürekli kulağında idi yavrumun ve masaj yaptığımda kulağına dokunduğumda kendini belli ediyordu.son çare olarak soğanı rendeledim ve bir pamuk yardımı ile kulağına bir damla damlattım birkaç dakika geçmeden bebeğim sustu ve uykuya daldı.evet soğan suyu mucize bir şekilde bebeğimin kulağını iyileştirdi.birkaç kez devam ettim ve şükür şimdi kulak ağrısı kalmadı.bebeğinin kulak ağrısı olanlara soğan suyu tavsiye ediyorum.denedim ve ben gördümki, soğan suyu gerçekten iyileştiriyor.zaten soğan kendi başına bir antibiyotik.sağlıcakla kalın.

BEBEKLERDE GAZ SANCISI VE TEDAVİSİ

Bebeklerde Gaz Sancısının Nedenleri? Nedenleri kesin olarak bilinmemekle birlikte kolik oluşumuna etki eden faktörler; bebeğin sindirim sisteminin tam olgunlaşmamış olması, mama ya da anne sütündeki bazı maddelere alerji olarak sayılabilir. Bebeğe 6. aya kadar ek besin verilmemeli ve sadece anne sütü ile beslenmelidir. Buna rağmen, gaz sancısı çeken bebeğe, mama yediriliyorsa mamanın içeriğindeki bazı maddeler bebekte gaz oluşumuna neden oluyor olabilir. Sadece anne sütü vermek, bu mümkün değilse mamayı değiştirmek faydalı olabilir. Emziren anneler yedikleri bazı besinlerin bebekte gaz yaptığını fark edebilirler. Bu durumda, bu besinlere ara vermeleri bebeğin şikâyetlerini azaltmayayardımcı olacaktır.
Bebeklerde Gaz Sancısı Nasıl Giderilir? Kolik, bir hastalık olmadığı için tedavisinden söz etmek mümkün değildir. Bununla birlikte, gaz sancısını azaltmanın bazı yöntemleri vardır. Öncelikle bebek emzirilirken meme ucunu iyice kavramasına ve hava yutmamasına dikkat etmek gerekir. Ek besinlere erken başlamak, gereğinden fazla meyve suyu vs. vermek gaz sancılarını arttırır. Bebeği kundaklamak ve hareketlerini kısıtlamak da gaz çıkışını engelleyebilir.
Bebeklerde Gaz Çıkarma Nasıl Yapılır? Bebeğin gaz sancısı çekmemesi için her beslenmeden sonra gazı çıkarmak önemlidir. Bunun için bebek omuza doğru yatırılıp, sırtı hafifçe ovalanır. Karnına hafif masajlar yapmak, ayakları üzerine bastırmak da gaz çıkarmasına yardımcı olur. Ayrıca, Rezene çayı bebeklerde gaz çıkarmayı kolaylaştırıcı etki gösterir.

Bebeklerde Gaz Sancısı Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Bebek aç ve uykusuz olmamasına rağmen ayaklarını karnına çekip, ellerini sıkarak ve acı bir şekilde ağlıyorsa muhtemelen gaz sancısı çekiyor demektir. Aslında her bebek ağlar. Ağlamanın gaz sancısından kaynaklandığını anlamak içinBebeklerde Gaz Sancısının Belirtileri şöyle sayılabilir:
  • Bebeğin sürekli ve 3 saatten fazla ağlaması,
  • Huzursuz oluşu,
  • Ağlarken bacaklarını karnına doğru çekerek ve acı çekiyormuş gibi ağlaması bebeklerde gaz sancısının en belirgin işaretleridir.

KULAK AĞRISINA YOL AÇAN NEDENLER

1.Süt dişi çıkarma: Süt dişlerini çıkarma döneminde diş ağrısı kulaklara yansıyabiliyor ve bebeğinizde kulakları çekiştirme şeklinde hareketlere neden olabiliyor. Bu da sizde yanlışlıkla kulak enfeksiyonu varmış gibi bir kanı oluşturabiliyor.
2. Kulak kirleri: Enfeksiyon dışı nedenler arasında banyodan sonra su alıp şişen kulak kirleri de sorumlu tutulabiliyor. Bu yüzden çocuklarınızın kulaklarına su kaçırmamanız, banyo yaptırırken kulak tıpası kullanmanız ya da fön ile kulaklarının içini kurutmanız gerekiyor.
3. Kulağa kaçan yabancı cisimler:  Çocuklarda büyük bir sorundur. Bezelye, nohut, mercimek, boncuk, düğme, küçük piller, mum boya parçaları ve küçük oyuncak parçaları kulağa kaçabiliyor. Kulak ağrısıyla beraber akıntı da yapabiliyor. Bu durumda çocuğunuzu vakit geçirmeden bir kulak burun boğaz uzmanına götürmeniz gerekiyor. Kulakta organik bir yabancı cisim varsa şişmesini engellemek ve kurutmak için doktora gidene dek alkol borik damlatılabilir. Zeytinyağı damlatmanın ise faydası olmuyor.
4. Uçak yolculukları:  Uçak yolculuğunda iniş ve kalkış sırasında kabin içi basınç değişiklerinden dolayı çocuklarda kulak ağrısı olabiliyor. Bu nedenle yolculuk başlamadan önce doktorun önerisiyle bir ağrı kesici vermek, bebekleri emzirmek, daha büyük çocuklara bir şeyler içirmek ya da çiklet çiğnetmek kulak ağrısını önlüyor.
5. Deniz, havuz, banyoda suyla uzun süreli temas: Dış kulak yolunun uzun süre su ile teması (banyo, havuzda denizde yüzme) ve aşırı kulak temizliği dış kulak yolu iltihabına (yüzücü kulağı) neden oluyor. Bu durumda kulak yoluna dıştan bası yapıldığında ağrı olduğu gözleniyor. Ayrıca kulak akıntısı da olabiliyor. Havuz ya da denizden sonra kulak ağrısı olduğunda mutlaka enfeksiyondan şüphelenilmeli, çocuğunuzu tedavi için bir çocuk sağlığı ya da KBB uzmanına götürmelisiniz. Dış kulak yolu iltihaplarında iltihap kulak yolunu tıkayacak kadar fazla ise vakumla çekilmesi gerekebiliyor. Diğer durumlarda damla tedavileriyle iyileşiyor. En önemlisi kulağa daha fazla su temas etmesini engellemek, havuza ve denize ara vermek ve banyolardan sonra saç kurutma makinesi kullanmaktır. Ağrıyı rahatlatmak için sıcak termofor ya da havlu uygulaması yapılabileceğini söyleyenler varsa da yanıklara neden olabileceği için pek önerilmiyor. Engellemek için kulak tıpası kullanabilirsiniz.
6. Orta kulak iltihabı: Çocukların büyük çoğunluğu 3 yaşına kadar en az bir kez orta kulak iltihabı geçiriyor. Üç ay-üç yaş arasında sıkça görülüyor. Kreşe ve anaokuluna giden çocuklarda evde bakım yapılanlara göre orta kulak iltihabına daha sık rastlanıyor. Ayrıca anne sütü yeterince almamış olma, geniz eti, kalabalık aile, sigara dumanına maruz kalma, emzik kullanma, eksik aşılanma ve alerji de orta kulak iltihabına meyil yaratıyor. Kulak ağrısı orta kulak iltihabına özgü olmasa da bu tanıyı koymada kullanılan tek güvenilir şey şikayettir. 2 yaş altındaki çocuklar ağrıyı tarif edemedikleri için huzursuzluk, sürekli ağlama, hasta olan kulağını çekiştirme şeklinde de kulak ağrılarını ifade edebilirler. Ateş, kusma da kulak ağrısına eşlik edebiliyor. Bu durumda tedavi edilmesi için mutlaka doktorunuza başvurun. Doktora ulaşıncaya kadar çocuğunuzu rahatlatmak için ağrıkesici kullanabilirsiniz

BEBEK BANYOSU

Bebeğinizin temizliği ve rahatlığı için özellikle yeni doğan döneminde her gün banyo yapmaya ihtiyacı vardır. Bebeğin vücut temizliğinde su ve hassas sabun - şampuan  kullanımı önemlidir: su hem cilt için önemli bir nemlendirici ve etkin bir temizleme aracı hem de bebek için rahatlatıcı bir ortamdır.
Küçük bebekler baş bölgelerinden çok terledikleri için temizlenmezlerse baş bölgelerinde konak denilen sert-beyaz pullanmalar görülebilir,konak oluşmuşsa bebeğinizin başında akşamdan başına biraz saf badem yağı sürün , gece uykusunda konaklar yumuşayacağı için  sabah banyo yaptırırken konakları temizlenecektir.Banyo zamanı olarak sabah veya akşam farketmez bunun için her ikinizin de rahat edebileceği bir vakit aralığı yeterlidir. Fakat karnı tok olan  bir bebek banyodan daha fazla zevk alabilir.
  • Bebeğin banyosunu  çok sıcak olmayan(22-23 derece yeterlidir) ve hava akımı almayan bir yerde yapmak üzere hazırlayın.Banyo suyu sıcaklığı için isterseniz küvetin içine konan banyo termometrelerinden edinebilir suyu 35-37 derece arasında ayarlayabilirsiniz veya eski usul dirseğinizi suya sokarak suyun ılıklığını kontrol edebilirsiniz, suyu elle kontrol etmek yanıltıcı olabilir, dirsek bölgesi sıcağa daha hassastır.Bebeğin üstündeki şampuan ve sabunları akıtırken kullanacağınız temiz suyu ve banyo tasını da yakınınızda bulundurun ve sıcaklığını ayarlayın. Bebeğin küvetinde file olması sizi biraz da olsa banyo esnasında rahatlatacaktır.
  • Banyo malzemeleriniz mutlaka elinizin altında olsun, bebek sabunugöz yakmayan bir şampuan,bebe yağı  mutlaka olması gerekenlerdendir ; bebeği hiç bir zaman –fileli bile olsa küveti- banyo esnasında yalnız bırakmayın.
  • Banyo sonrasında giydireceğiniz temiz kıyafetleri ve alt bezi malzemelerini de banyo öncesinde hazırlayın.
  • Tüm banyo süresinin bebeğin üşümemesi için beş dakika sürmesi gerektiğini unutmayın ama çabuk yıkamak  için panik de olmayın.Sizin tedirginliğinizi bebeğiniz de hissedecektir.Oysa banyo : bebeğin gevşediği ve suda sizin ona rahatça masaj yapabileceğiniz güzel bir ortamdır.
  • Bebeğinizi soyun, altı kirlenmişse katı dışkıları ve krem kalıntılarını temizleyin.
  • Bir elinizi boynunun arkasından geçirerek öteki omzuna doğru uzatın,öteki elinizi bacaklarının arasından geçirerek poposunu tutun, kollarınızda kucaklayarak suya ilk önce ayaklarını sokun, ilk başta bebek irkilebilir , siz sakin bir sesle bebeğinize konuşarak yavaşça suya sokun, bu aşamada bebe küveti fileleri özellikle ilk defa bebek yıkayanlar için oldukça yardımcı olacaktır.
  • Bebeğinizi yıkamakta ustalaşmadığınızı düşünüyorsanız küveti çok suyla doldurmayın , böylece bebeği daha rahat kavrayabilirsiniz. Bebek ıslak, kaygan  ve küçücük görünebilir ama korktuğunuz kadar kırılgan değildir, bebeği çok sıkmadan güvenle tutun.
  • Bebeğin yüzünü temiz suyla yıkayın, başını ıslatın.Çoğu bebek yüzünün ıslanmasından hoşlanmaz homurdanmalara hazır olun.
    Avucunuza az miktarda şampuan alın , saç ve vücut şampuanı birarada ürünler kullanmak işinizi kolaylaştıracaktır.Yavaşça bebeğin başını ve saçlarını nazikçe masaj yaparak köpürtün, köpükle kulak arkasını,boynu ve enseyi daha sonra  elleri ,kolları ve kol altlarını yıkayarak göbeğe doğru inin, bebeği hafifçe kolunuzda yan çevirip sırtını da köpürtün, tekrar düz yatırıp  bacak aralarını ve popoyu yıkadıktan sonra ayakları yıkayın. Bacaklardaki kıvrımları ve ayak parmaklarının arasını da yıkamayı unutmayın.İlk üç ay bebek cildi hassas olduğu için lif kullanmasanız iyi olur, bebek büyüdükçe vücudunu yıkamak için  yumuşak lifler ve doğal süngerler kullanabilirsiniz.
  • Erkek bebeklerde bacak aralarını yıkarken sünnet derisini biraz geri çekin içine biraz su girsin  , suyla temizleyin; böylece krem veya idrar kalıntıları sünnet derisi arasında kalıp enfeksiyona sebep olamayacaklardır . Temiz suyla bebeği durulayın ve bir eliniz ensesinden sırtına doğru uzanırken  diğer eliniz bacak arasından popoyu kavramış olarak tutup sudan çıkartın ve  havluya sarın,kucağınızda sarmakta zorlanacağınızı düşünüyorsanız banyo küvetine yakın bir yere havluyu önceden serip bebeğinizi oraya yatırarak da kurulayabilirsiniz: İki banyo havlusu kullanmayı öngörün; Birinci havluyu sudan çıkartınca hemen sarın, o ilk ıslaklığını alınca siz kıvrımları ve başını kurularken üşümemesi için birinci havluyu çıkartıp hemen  kuru ikinci havluya bebeğinizi sarın ve vucüttaki kıvrımları kurulayın. Bebek tüm banyo esnasında huzursuzca kıpırdanabilir , hatta ağlayabilir ama çoğu bebek sakin bir ortamda banyo yapmanın zevkine çok çabuk alışır , ne de olsa doğmadan evvel de suyun içinde yaşadılar; tüm banyo esnasında bebeğinizle konuşarak , biraz büyüdüğünde ise oyunlar oynayarak banyo zamanından siz de keyif alın.

Bebek Alt Temizliği

  • Tüm alt temizliği sırasında kullanacağınız  malzemelerin  bir elinizi bebeğin üzerinden çekmeden mutlaka öteki  elinizin uzanacağı yakınlıkta olması için önceden hazırlayın.
  • Bebeğinizi çok sıcak olmayan ve hava akımı almayan ,düşmeyeceği bir yere, bir örtünün üzerine yatırın.
  • Bezin yan tarafındaki cırcırtlı bantları sökün ,kendinizden emin bir şekilde ama bebeğin de ayaklarını acıtacak kadar sıkmadan sol elinizle bebeğin iki ayağını kavrayıp ayaklarını yukarı kaldırın.Sağ elinizle bebeğin alt bezini , yukardan aşağı doğru kaydırarak alın, ve bebeğin poposunun altına doğru katlayın, böylece poposuna bulaşmış olan katı dışkıların çoğu beze gelecektir ve siz popoyu temizlerken eski bez örtünün kirlenmesine biraz engel olabilecektir...
  • Bebeklerin çoğu, özellikle erkek bebekler bez açıldığında hissettikleri serinlikle çiş yapmaya meyillidirler, bunun için ya bezi gevşetip biraz bekleyin çişi gelmişse eski beze yapsın ya da yakınınızda bulunduracağınız bir peçeteyi, siz altını temizleyene kadar olası etrafı ıslatmalara karşı pipisinin üstüne koyabilirsiniz.
  • Temizliği her zaman önden arkaya, yani bebek yatarken yukardan aşağıya doğru yapın , karın hizasından popoya doğru yapılan temizlik özellikle kız bebeklerin idrar yolları sağlığı için dışkının  idrar yollarına bulaşmaması amacıyla önerilmektedir. Erkek bebekler içinse önce anüs çevresini, sonra pipisini çekmeden yavaşça kaldırarak pipisinin altını ve hayaların etrafını  en son da pipisini yukardan aşağı doğru temizleyin.
  • Temizlik için bebeklerin hassas cildine uygun ıslak temizleme mendilleri veya popoda pişik varsa kaynatılıp soğutulmuş suya batırarak ıslatacağınız , annelerin meme başları için de kullanılan , eczanelerde satılan, hazır kesilmiş gazlı bezlerden faydalanabilirsiniz. Pişik ciddi boyutlara erişmişse mutlaka doktoruyla görüşüp ona göre hareket ediniz.
  • Popoyu temizledikten sonra  bacak aralarında ve bacaklarda oluşmuş kıvrımların arasını bir başka mendille/bezle  nazikçe temizleyiniz.Bu temizliği de yaptıktan sonra bebeğin altından eski bezi alıp yeni kuru bezi yerleştirebilirsiniz.
  • Bez seçiminizde bebeğin ayından ziyade kilosuna uygun ve bacaklarının rahat hareket edebileceği bezleri tercih ediniz.Bezi yerleştirdikten sonra kuru bir yumuşak havluyla hafif dokunuşlarla-sürtmeden- bebeğin silinen bölgelerini özellikle kıvrımları kurulayınız ve pişik önleyici kremisürünüz.
  • Ortam sıcaklığı ve vaktiniz müsaitse bebeğin altını temizledikten sonra bezi kapamadan evvel bir dakika kadar açık tutmanız hem bebeğinizin hoşuna gidecektir  hem de altının tam kuruduğundan emin olabilirsiniz.
  • Bezi kapatırken erkek bebeklerin pipisini aşağı doğru yönlendirmek göbek hizasına  kadar ulaşabilecek  ıslaklıkları engelleyebilir.
  • Bezin belini çok sıkmayınız , çok gevşek de olmasın mesela sizin iki parmağınız bebeğin bezi ile göbeği arasına rahatça girebiliyorsa bu sıkılık yeterlidir.

KIRKLAMA NASIL YAPILIR?

Bebek kırklama işi iki aşamada yapılır. Birincisi yirmi kırkı, ikincisi tam kırktır. Kızların yarı kırkı doğumundan itibaren 19 gündür. Erkek çocuklarda 20 gün, tam kırk kızlarda 39 gün erkekler de 40 gündür.Bebek ve annesinin yıkanacağı suyun içine altın, gümüş, nazarlık atılır. Bu suyla önce anne sonra bebek yıkanır. Anne çocuğun üstüne gitmez. Giderse çocuğu bastıracağı ve büyüyemeyeceğine inanılır. Bebekler, kırkları dolmadan evden çıkartılmaz. Kırkının çıktığı gün mutlaka gezmeye qötürülür. Gidilen ev ne kadar uzak olursa, çocuğun sesinin o kadar güzel olacağın inanılır. Misafir gidilen evin sahibi annenin saçına un sürer, anlamı uzun ömürlü olmasıdır. Bebeğe de yumurta verilir bunun anlamı da sağlıklı olmasıdır. Kırklama geleneği tahminen şamanist dönemlerden günümüze kadar gelen bir gelenektir. bebek kırkıncı gününü doldurduğunda artık kötü güçlerin etkisinden kurt ulduğuna inanılır ve ve bi nevi kutlama yapılır.
Ege’ de bir inanışa göre doğumdan sonra kırk gün içerisinde anne ve bebek her türlü hastalık
tehlikesine açıktır. Bu nedenle aile büyükleri tarafından loğusa kadın evde yalnız bırakılmamaya özen gösterilmektedir. Bebek kırkı dolmadan dışarı çıkarılmamak ta, başka kırklı kadın ve çocuğu ile karşılaştırılmamaya dikkat edilmektedir.

Anne ve bebek kırk gün sonra “kırklan maktadır”. Yalnız Ev Köyü’nde bu töre yalnızca kadınlar tarafından yerine getirilmektedir. Anne ve bebeğin, kırklama işleminden sonra tüm tehlikelerden kurtulacağına inanılmaktadır. Tüm akrabaların toplandığı bu törende içinde ayak değmeyen yerden toplanan kırk tane çakıl taşının olduğu kırklama suyu ile bebek yıkanmaktadır. Bunu anne ve bebeğin tüm kirli giysilerinin yıkanması izlemektedir. En son olarak kırklama suyu ayak değmeyecek bir yere dökülmektedir.

LOHUSA BESLENMESİ

Anneler eski vücut ağırlıklarına dönmek için çok acele etmemelisiniz. Bu süre 6 ay ya da daha fazla sürebilir. Bebeğinizi emziriyorsanız eski formunuza daha rahat dönebilirsiniz.
• Gebelik sırasında önerilenden fazla kilo alınmamışsa her ay 2 kilo vermek normaldir. Ayda 2 kilodan fazla kilo kaybı doğru değildir.
• Emzikli anneler zayıflama diyeti uygulamamalısınız. Ancak unlu, şekerli ve yağlı besinleri aşırı yememeğe dikkat edilmelisiniz.

• Doğumdan sonra bebek emzirilirken gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı besin alınmalısınız.
• Kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirtilen miktarlarda düzenli olarak
tüketilmelisiniz.
• Her gün 1 adet yumurta ve 1 porsiyon etli sebze yemeği veya kurubaklagil yemelisiniz.
• Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur karışımı yemekleri portakal, mandalina, domates,
maydanoz, yeşil biber, taze soğan gibi C vitamini yönünden zengin sebze ve meyveler ile
birlikte tüketmelisiniz.
• Vitaminlerden zengin sebze ve meyveler diyette her öğün tüketmelisiniz.
• D vitamini besinlerle yeterli miktarda alınamaz. Ancak güneş ışınlarının doğrudan yansıması
ile sağlanır. Bu nedenle güneşlenmeye özen göstermelisiniz.
• Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanmalısınız. Doğal besinlerle yeterince alınamayan iyot, ancak iyotlu tuzun kullanılması ile anne sütünden bebeğe geçer.
• Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjileri yanında demir ve kalsiyum gibi minerallerden de zengindir. Ağırlık kontrolü de yapılarak bu besinler tüketilebilir.
• Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları, ayran,
limonata tercih etmelisiniz.
• Pekmez kan yapıcıdır. Şeker boş enerji kaynağıdır. Şeker yerine tatlı olarak pekmez yenmesi
kansızlığa karşı alınacak önlemlerden birisidir.

• Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddesi içeren diğer hazır besinler mümkün olduğu kadar
tüketmemeliyiz. .
• Kansızlığa neden olduğundan yemeklerle birlikte çay içmemelisiniz. Çay kuşluk gibi öğün
aralarında, yani yemek yendikten 1-2 saat sonra açık ve limonlu içebilirsiniz. İçecek olarak
ıhlamur, nane, papatya, kuşburnu gibi bitki çayları tercih etmemelisiniz.
• Sigara ve alkol kullanmamalısınız.
• Doktora danışılmadan ilaç kullanmamalısınız.

• Sebzelerin, makarna ve eriştenin haşlama suları dökülmemelidir. Kuru fasulye, nohut,
barbunya gibi kuru baklagiller iyice yıkandıktan sonra ıslatılmalı, kabukları ayrılana kadar
pişirilmelidir.
• Tarım ürünlerine haşere öldürücü ilaçlar atıldığından sebze ve meyveler iyice yıkanmalıdır.

• Emzirme süresince bebeğin hep memede olması ve emerken uykuya dalması emzirmenin iyi
gittiğinin bir işaretidir.
• Anne dinlenmiş ve rahat olmalıdır, uzun süre oturmaktan yorulan anneler yatar şekilde emzirmelidir.
• Başarılı bir emzirme için bebek rahat olmalı, yorgun ve tok olmamalıdır. Burun delikleri temiz olmalı, rahat soluk alması sağlanmalıdır.
• Bebeğin emme refleksi memenin ağzına yerleştirilmesi ile oluşur. Bebeğin ağzına birkaç
damla süt sıkılarak tadını alması ve beslenmeyi başlatması istenmektedir
• Emzirme süresi her bebeğe göre değişebilir. Doygunluğa ulaşması yani en az 20-30 dakika
emerek olgun sütü alması beklenmelidir.

Anne sütünün bilimsel olarak kanıtlanmış 12 yararı

nne sütünün eşiz bir gıda olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu, yüzyıllardır faydaları bilinse de anne sütünün artık bilimsel olarak da kanıtlanmış 12 yararını şöyle sıralıyor:

1.    Yenidoğan bir bebek için en iyi gıda tek başına anne sütü: Yaşamın ilk 6 ayı boyunca, başka hiçbir ek gıda gerekmeksizin, anne sütü bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli oluyor. Bu dönemde bebeğe ek olarak verilmesi gereken tek destek ise D vitamini…
2.    Her annenin sütü kendi bebeği için özel: Anne sütünde inek sütünde bulunmayan ve laboratuvarda üretilmesi mümkün olmayan 100’den fazla bileşen bulunuyor. Buna ek olarak formül mamalardan (kutu veya şişe mamalar) farklı olarak, anne sütünün içeriği, bebeğin sürekli değişen ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli değişiyor ve yenileniyor. Örneğin; anne sütünün sabah saatlerindeki bileşimi akşamüzeri bileşiminden, bebeğin birinci ayındaki bileşimi yedinci ayınkinden, farklı oluyor. Ayrıca prematüre bir bebek için olan anne sütü bileşimi, zamanında doğan bir bebek için olandan farklılıklar gösteriyor.  
3.    Daha kolay sindirilir: Anne sütü bebeğin hassas ve halen gelişmekte olan sindirim sistemi için de eşsiz. Anne sütündeki protein (çoğunlukla laktalbumin) ve yağ, inek sütündeki protein (çoğunlukla kazein) ve yağa göre daha rahat sindirilebiliyor. Genel olarak anne sütü ile beslenen bebeklerde ishal veya kabızlık gibi problemler hemen hiç görülmüyor. Sadece anne sütü verilirken oluşan özel barsak florası bebekleri enfeksiyonlardan ve ishallerden koruyor.
4.    Daha az sodyum (tuz) ve protein: Anne sütünün tuz ve protein içeriği inek sütüne göre daha az olduğu için, yenidoğanın gelişmekte olan böbreklerinin süzme kapasitesine daha uygun oluyor.
5.    Daha az alerji riski: Anne sütü alan bebeklerde ilk 6 aylık dönemde de, sonraki ek besin döneminde de gıda alerjilerine mama ile beslenen bebeklere oranla daha az rastlanıyor.
6.    Daha iyi kalsiyum ve demir emilimi: Anne sütündeki kalsiyum ve demir, inek sütü bazlı mamalara göre daha iyi emilerek bebeğin kan dolaşımına katılıyor. Anne sütü alan bebeklerde demir eksikliği anemisi daha az görülüyor.
7.    Cildi etkiler: Anne sütü ile beslenen bebeklerde daha az pişik görülüyor.
8.    Bağışıklığı güçlendirir: Anne sütü bebeği çeşitli hastalıklardan koruyan bağışıklık maddelerini (antikorlar) bebeğe vererek bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Anne sütü ile beslenen bebeklerde kulak iltihabı, soğuk algınlığı gibi hastalıklar daha az görüldüğü gibi, hastaneye yatmayı gerektirecek mikrobik hastalıklar da bu bebeklerde daha az görülüyor.
9.    Obeziteden korur: Anne sütü bebeği ilerideki yaşamında obeziteden koruyor.
10.    Psikolojik gelişimine katlı sağlar: Anne sütü verilmesi sırasında anne ile bebek arasında çok özel bir bağ kuruluyor. Bu bebeğin psikolojik gelişimine olumlu katkıda bulunurken, anne-bebek ilişkisini de kuvvetlendiriyor.
11.    Anne sütü verilmesi en rahat besin: Her zaman kullanıma hazır, temiz ve ideal sıcaklıkta oluyor. Bebeğin ihtiyacı olan her yerde ve her zaman verilebiliyor. Anne sütü formül mamalar ile karşılaştırıldığında aynı zamanda çok daha ekonomik.
12.    Anneyi de koruyor: Emziren annelerde meme ve rahim kanserlerine emzirmeyenlere oranla daha az rastlanıyor.

Annelere bebek bakımıyla ilgili altın ipuçları

Bebeğim çok sık ağlıyor! Acaba hasta mı?”
 
Bebeğiniz sadece iletişim kurmak istiyor olabilir

 
Bebek ağladığında annelerin ilk aklına gelen “Bebeğim hasta mı?” sorusudur. Oysaki ağlamak, bebeklerin dış ortamla iletişim kurmak için en sık başvurdukları yoldur. Ağlamanın tipi çoğu zaman ağlamanın nedenine bağlı olarak şekillendiğinden; iyi bir gözlem ile bebeği huzursuz eden problem hakkında fikir sahibi olunabilir.
 
Gaz sancısı çeken bebek ağlar!
 
Hastalıkların yanı sıra; gaz sancısı, aşırı sıcak ortam, açlık veya bebeği sıkabilecek fazla giyim bebeğin başlıca ağlamanedenleri arasındadır. Örneğin gaz sancısı olan bebekler kilo alımları iyi ve sağlıklı bebeklerdir.  Genellikle doğumdan 2-3 hafta sonra, özellikle akşamları ortaya çıkan ağlama nöbetlerine sebep olan bu sancılar giderek sıklaşır. Bebek 6-8 haftalık olduğunda en yoğun şekilde kendini gösteren gaz sancıları yaklaşık olarak 3. ayda kesilir. Bu süre içerisinde ağlama krizlerini azaltabilmek için birçok ilaç ve davranış metodu denenmiş olsa da; bunların hiçbirinin bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmamıştır.
 
Bebeği fazla giydirmeyin
 
Anneler genellikle “Bebek üşüyecek” endişesiyle, bebeğin bulunduğu ortamın sıcak olmasına özen gösterip, bebeği kat kat giydirme eğilimindedirler. Ancak ortam ısısının fazla olması ve bebeğin fazla giydirilmesi çok sık yapılan bir hata olarak kabul edilir. Emzirirken annenin sıcaklığı zaten bebeğin ısınması için yeterli olmaktadır. Bu sırada bebeği fazla giydirirseniz, bebeğin bunalıp ağlaması kaçınılmazdır.
 
Bebek acıktığını haber veriyor olabilir
 
Bebeklerde en sık ağlama sebeplerinden bir de açlıktır. Acıkan bebek ağlar. Yenidoğan bebeğin beslenmesini ise bebeğin kendisi yönetmelidir. Bebek acıktığında zaten anneye gerekli uyarıları ağlayarak yapacağından zorlamalara gerek yoktur.
 
Kucağınıza alıp onu rahatlatabilirsiniz
 
Kıyafetlerinin çıkartılması, uykuya dalarken refleks olarak irkilme, çevresel uyarıların fazlalığı, uyku öncesi rahatlatma amacı ile yapılan sallama gibi bazı hareketler tam uykuya dalmak üzere olan bebekte zamanlama hatası ile ağlamaya neden olabilir.  Böyle durumlarda bebeğin fiziksel temas gereksinimi hatırlanmalı, bebek kucağa alınarak kendini güvende hissetmesi sağlanmalıdır. Annesinin sıcaklığını hisseden bebek kısa süre içerisinde rahatlayacaktır.
 
“Bebeğim kabız mı oldu?”

 
Anne sütü ile beslenen bebek, kakasını haftada bir kez fakat yumuşak kıvamda yapıyorsa kabızlıktan endişelenmeye gerek yoktur; çünkü anne sütünün hemen hemen tamamına yakını bağırsaklardan emilir. Bu da dışkılama sıklığının az olmasını açıklayan bir durumdur. Öte yandan, bebeğin ıkınması ve bu sırada yüzünün kızarması da olağan bir durumdur ve kabızlık olarak algılanmamalıdır. Anne sütü ile beslenen sağlıklı bir bebeğin 3-4 günde bir, hatta bazı durumlarda haftada bir dışkı yapması bebeğin kabız olduğu anlamına gelmez.
 
“Bebeğimi nasıl giydirmeliyim?”
 
Yeni doğan bebeklerde terleme görülmez; bu nedenle fazla giydirdiğiniz zaman sıcaklık fazlalığının yarattığı sıkıntıyı ağlayarak ifade etmeye çalışacaktır. Ayrıca fazla sıcak olan ortamlarda bebeğin burnu tıkanır. Bebeğin elleri ve ayakları soğuk ise, üşüyüp üşümediğini ensesi kontrol edilerek anlaşılabilir. Öte yandan, oda sıcaklığının 22-23 derece olduğu zamanlarda, bebeğinizin sizden sadece 1 kat fazla giyinmesi yeterli olacaktır.
 
“Bebeğimi nasıl ve nereye yatırmalıyım?”
 
Yeni doğan bebeklerin yatırıldığı yerde yastık olmamalıdır. Sağlıklı bir uyku adına, bebeğin yatacağı zemin için fazla yumuşak olmayan, şekil değiştirmeyecek sertlikte olan bir şilte seçilmesi önerilir.  Diğer yandan, şilte pamuklu bir kumaştan yapılmış olmalı ve şilteyle beşik arasında 2cm.den fazla boşluk bırakılmamalıdır. Bebek sırt üstü pozisyonda, hafif eğimli dik bir düzeyde yatırılmalı; olası bir boğulma riskine karşı üzerine örtülen örtüler dikkatle seçilmelidir.
 
“Bebeğimi hangi sıklıkla emzirmeliyim? Ya doyuramazsam!”
 
Bebeği doyuramayacak olma korkusu anneliğin ilk günlerinde en sık rastlanan endişe kaynaklarından biridir. Oysaki her anne aynı anda iki bebek büyütecek miktarda süt üretme kapasitesine sahiptir. Bu nedenle bu kaygının sizi üzmesine izin vermemelisiniz. Bebeğin beslenme düzeninin orkestra şefi bebeğin kendisi olmalıdır. Ancak, başlangıçta emzirme aralarının 3 saati geçmemesine özen gösterilmelidir. Öte yandan, bebeğin emerken her 2-3 emme hareketinin ardından bir yutkunma hareketi yapması sağlanmalıdır. Sütünüzün yeterli olduğunu anlamak için bebeğinizin ayda kaç gram kilo aldığını, günde kaç defa bezini ıslattığını gözlemleyebilirsiniz. Bebeğin ayda en az 500 gr kilo alması, günde en az 5-6 defa altını ıslatması, doğumdan sonraki 15. günde ise doğum kilosuna ulaşmış olması bebeğin aldığı sütün yeterli olduğunu gösterir.
 
Sütün artması için doğumdan sonra, en geç 1 saat içinde bebek anne göğsüne yatırılmalıdır.  Bebek emmese dahi, ilk 4 saat boyunca, her saat başı bebek annenin memesine koyulmalıdır. Sonraki günlerde ise, günde 10-12 kez emzirmek faydalı olacaktır. Süt rahatlıkla geliyorsa, beslenmenin sıklığını belirleyecek olan yine bebek olacaktır.
 
“Bebeğimin sağlıklı gelişimi için neler yapmalıyım?”

 
Öncelikle daha gebe iken bebeği anne sütü ile besleme konusunda motivasyon kazanılmalı ve ilk 6 ay bebeğin sadece anne sütü ile beslenmesi sağlanmalıdır. Ayrıca bu dönemde bebeğin düzenli sağlık kontrolleri de ihmal edilmemelidir. Annenin ruhsal ve fiziksel sağlığı bebeğin sağlıklı büyümesi üzerinde doğrudan etkili olacağı için; annelerin kendilerine çok iyi bakmaları gerekir. Bu nedenle, kucaklayan, dokunan, göz teması kurup, duygularını belli edebilen, konuşan, dinleyen, bebeğine şarkılar söyleyen, kitap okuyup hayal gücünün gelişmesi için ona imkan veren, bebeğiyle oyunlar oynayan bir anne olmaya daima özen gösterilmeli; endişe ve kaygılardan uzak, huzurlu, sakin bir yaşam tercih edilmelidir.

GEBELİKTE SİGARA KULLANIMI TEHLİKELİ!!!


Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Yasemin Yakut, gebelik döneminde sigara içilmesinin erken doğuma neden olabileceğini söyledi.

Yakut, yaptığı açıklamada, küresel bir sorun olan sigara tüketimi ve buna bağlı hastalıklar dünya da önemli sağlık sorunları arasında yer aldığını ifade etti. Sigara bağımlılığı olan kadınların yüzde 70’inin hamilelikleri esnasında sigara kullanımını sürdürdüğünü belirterek, gebelikte sigara kullanımının ciddi bir halk sağlığı problemi oluşturduğunu vurguladı.

Yakut, hamilelikte sigara tüketimi bebek ve hamilelik üzerine son derce olumsuz etkilere sebep olduğunu belirterek, "Sigaranın içerdiği zift, nikotin, karbonmonoksit ve diğer zehirli birçok madde üst solunum yollarına, buradan bronşlara ve kana geçer, böylece de solunum sistemi, kalp ve damarlar olmak üzere vücudun tüm organ sistemlerine zarar verir. Hamilelik esnasında göbek kordonu yoluyla anne bebek kanı alışveriş halindedir. Annenin sigara ile aldığı tüm zehirli maddeler bu alışverişte bebeğe direkt geçer. Nikotin kuvvetli bir damar büzücü ajandır. Rahme giden kan akımını azaltır. Karbonmonoksit hücrelere zarar vererek gelişme geriliğine neden olabilir, ayrıca kanın oksijen taşıma yeteneğini azaltır. Anne kanında oksijen azalınca bebeğe giden oksijen miktarı ve diğer besin maddeleri de azalacaktır. Bu nedenlerle erken doğum olabilir. Zamanında gebelik haftası 38 - 40 hafta olarak kabul edilir. 38 haftadan çok daha önce doğumun gerçekleşmesine neden olur" dedi.

Yakut, sigara kullanımının erken doğumun yanı sıra çok sayıda hastalıklara neden olabileceğine de dikkat çekerek şunları kaydetti:
"Doğum eylemi esnasında açılması gereken su kesesinin olması gereken zamandan çok önce açılması, bebeğin gelişimini tamamlamadan doğum yoluna girmesine neden olur. Sigara bebeğe giden kandaki oksijen ve besin maddelerinde azalmaya neden olarak, anne karnında bebeğin gelişiminin geri kalmasına neden olur. Bebeğin anne rahminde ani ölmesi, tansiyon yükselmesi, idrarda protein çıkması, vücutta aşırı ödem, görme bulanıklığı ile giden gebelik zehirlenmesine de neden olabilir. Anne ve bebek hayatı için risk söz konusudur.

Nikotinin damar büzücü, daraltıcı etkisi ile gebedeki tansiyon yükselmesi, bu durumda bebeğin beslenmesi üzerine olumsuz etki yapacaktır. Plasentanın erken ayrılmasına neden olabilir.

Normal şartlarda doğum eylemi esnasında bebeğin doğumunu takiben plasenta ayrılır. Dekolman plasentada ise bebek anne rahminde iken plasentanın zamansız ayrılması ve tehlikeli boyutlarda kanamanın olmasıdır. Doğum sonrası bebeğin solunum sıkıntısı olmasına prematüre dediğimiz erken doğan bebeklerde akciğerlerin gelişmemesi sonucu ölümcül olabilen solunum sıkıntısı sigara içilen gebeliklerde daha sık gözlenmektedir.

Lohusalık döneminde süt miktarının azalmasına neden olmaktadır. Yine lohusalık döneminde sütün C vitamini seviyesinde ve besleyici etkisinin azalmasında rol oynamaktadır."

BEBEĞİMİ NE ZAMAN DOKTORA GÖTÜRMELİYİM?

Yeni bir anne olarak bebeğinizde neyin normal veya neyin anormalolduğu konusunda tam bir fikir sahibi olmayabilirsiniz. Ne zaman doktora başvurmanız gerektiğini kestiremeyebilirsiniz.

Eğer aşağıdaki durumlardan biriyle karşılaşırsanız doktorunuza başvurmanız faydalı olur:
  • Bebeğinizde nefes darlığı var, diğer bir deyişle bebeğiniz nefes alırken kaburgaları içe çöküyor veya dudakları mor gözüküyorsa,
  • Her beslenmeden sonra fışkırır tarzda kusuyor veya kusmuğu kahverengi veya yeşil ise,
  • Makattan ölçülen ateşi 38 dereceden fazla ise
  • Gövdesi ve bacakları sarı renk almış ise,
  • Size bir garip görünüyor veya aşırı halsiz, uykulu, soluk veya çok çabuk uyanıyor ve susturulamıyorsa,

doktora götürmekten çekinmeyin. Bunların dışında da sizin endişelendiren herhangi bir durum görürseniz en y
akın sağlık kuruluşuna başvurmanız faydalı olur. Aklınıza gelen soru ne kadar saçma olursa olsun sormaktan çekinmeyin. Doktorlar bu tip sorulara alışkındır!

BEBEKLERDE YÜRÜTEÇ KULLANIMI?

Bebeğiniz oturmaya başladıktan sonra henüz yürüyemediği dönemlerde, etrafla ilgilenmek istemelerine rağmen yürüyemediği için sıkılabilir.  Siz de yürüteci bir çözüm yolu gibi görebilirsiniz.
 
Yürüteçlerin, bebeğin yürümesini hızlandırmayacağını veya yürümesine bir katkı sağlamayacağını, hatta bebeklerin hareket gelişimini ve zeka gelişimini olumsuz yönde etkilediğini bilmelisiniz.
 
Ayrıca, her yıl yürüteçlere bağlı binlerce kaza meydana geldiğini de unutmayın.
 
Yürüteçle gezen bebeğin çevresinde, hareket etmesini engelleyen kapı eşikleri, ve zemin değişiklikleri bulunması, oyuncak gibi takılabileceği nesneler olması, kaza olasılığını artırır. 
 
 Evinizde merdiven varsa, bebeğiniz yuvarlanabilir! Her şeye rağmen, bebeğiniz yürüteçte olsa bile, hiçbir zaman onu yalnız bırakmayın.
 
Yürüteç yerine, bebeğinizi koyabileceğiniz sabit ayaklı bir sandalye kullanmanız daha yararlı olabilir. Bebeğinizin emeklemeye ve yerdeyken ayağa kalkma denemeleri yapmaya, ayağa kalktığı zaman da dengede durmayı öğrenmeye ve çevresini araştırmaya ihtiyacı vardır. Bu nedenle, yürümeye hazır çocukları mutlaka yürüteçten çıkarmalı  ve yürümeye başlamasını beklememelidir.

BEBEKLERDE PİŞİK!!!

Pişikler, özellikle bebeğinizin bez bölgesinde görülen bir cins deri hastalığıdır.
 
Pişikli bölgelerde deri kızarır, kabarır, kaşınır, bazen kabuklanma ve soyulmalar da görülebilir. Pişikleri önlemek için, bebeğinizin altı ıslanır ıslanmaz bezinin değiştirilmesi, düzenli deri temizliğinin yapılması, banyo sonrası derinin kurulanması ve besleyici kremlerin sürülmesi gerekir.
 
Eğer pişik gelişmiş ise, öncelikle bebeğinizin altını dikkatli bir şekilde değiştirdikten sonra, bezini kapatmadan bir süre açık havada kurumasını bekleyin. Daha sonra pişik kremlerini kullanın.
 
Banyo için ılık su kullanılması, sabun kullanılmaması, bebek giysilerinin bol ve rahat olması yeterli olabilir. Eğer pişik bebeğinize aşırı bir rahatsızlık veriyorsa veya bir türlü geçmiyorsa doktorunuza görünmeniz faydalı olur.
 
Üç günü aşan pişiklerde mantar enfeksiyonu olma ihtimali artar. Eğer şişlik, kızarıklık giderek artıyorsa veya üzeri sıcaksa veya bebeğiniz hasta görünüyorsa doktorunuza hemen başvurmanız yararlı olur.

BEBEKLERE EMZİK VERİLMELİ Mİ?

Bebeklerde emzik kullanılabilir ancak mutlaka verilmesi şart değildir.    En iyisi hiç vermemenizdir. Ancak eğer bebeğiniz susmuyorsa ve besledikten ve diğer rahatlatıcı önlemleri aldıktan sonra da ağlamaya devam ediyorsa, o zaman emzik verilebilir. Piyasada çok değişik model ve şekillerde emzikler bulacaksınız.             

Bebeğiniz hangisi ile rahat ediyorsa onu kullanabilirsiniz. Ancak dikkat edeceğiniz nokta, ağız desteğinin bebeğinizin ağzından geniş olması ve üzerinde nefes deliklerinin bulunmasıdır. Eğer emzik kullanıyorsanız, birkaç tane emziğinizin hazır halde bulunması faydalıdır.      
Çatlayan, kırılan, yırtılan veya eskiyen emzikleri kullanmayın. Emziklerin ortalama 3-4 ayda bir değiştirilmesi gerektiğiniunutmayın.

BEBEKLERDE DİŞ ÇIKARMA VE DİŞ BAKIMI

Dişler çıkarken her bebekte farklı belirtiler ortaya çıkabilir.

Bazı bebeklerde çok kolay olurken bazı bebeklerde ise sıkıntılı bir süreç olabilir. Diş çıkarma belirtileri, dişler çıkmadan 2-3 ay önce görülebilir. Bu belirtiler arasında salya akması, diş etlerinde şişlik, huzursuzluk, uykusuzluk, ağrı, beslenmeyi reddetme, hafif ateş, öksürük olabilir. Bebekler, sürekli olarak ağızlarına bir şeyler koymak, ısırmak, diş etlerini kaşımak isterler.

Ancak bazen diş etlerine üzerine yapılan bası, ağrısının artmasına neden olur. Bu dönemde bebekler, soğuk yiyeceklerden daha fazla hoşlanabilir ancak bunun için de bebeğinize donmuş yiyecekler vermeniz gerekmez.  Diş çıkartırken ishal görülmesi olağan değildir. Diş çıkarma dönemini rahat geçirebilmesi için uygulanan binlerce tedavi yöntemi vardır.

Bunların her birinin faydası şüphelidir, fakat sık kullanılan bazı yöntemler vardır. Örneğin, diş etlerine masaj yapılması rahatlatıcı olabilir. Fakat kesinlikle, bilmediğiniz bir madde ile veya alkol ile diş etlerine masaj yapmaya kalkmayın. Bazen ağrı kesicilerin verilmesi çocuğun ağrı ve huzursuzluğunu azaltabilir ancak ağrı kesici vermeden önce mutlaka doktora danışmalısınız.
Dişler genellikle çift çift  çıkar ve ilk dişler de genellikle 7-8. aylarda belirir. Ancak bazen 12-15 aya kadar uzayabilir. Her çocukta bu dönem farklı olabilir. İlk olarak alt çenedeki ön dişler çıkar, daha  sonra üst çenedeki ön dişler bunları takip eder ve sırasıyla yan dişler çıkmaya başlarlar. İnci gibi dişleriyle bebeğiniz güldüğü zaman ne kadar da güzel oluyor değil mi?
            Dişler, yalnızca yiyecekleri çiğnemeye yaramaz. Çene kemiklerinin düzenli gelişmesine ve ileride düzgün konuşmasına da yardımcı olur. Bu nedenle bakımlarının iyi yapılması önemlidir. Süt dişleri 4 tane olduktan sonra günde en az bir kez, parmağınıza sardığınız temiz bir bez yardımıyla veya küçük, yumuşak bir diş fırçası ile temizleyiniz. Diş macunu kullanmanız gerekmez.  Eğer bebeğiniz fırçayı tutmaya niyetlenirse, elinizle destekleyerek ona yardımcı olun, şimdiden öğrensin!